SOYADI MESELESİ

Kişinin isim hakkı, devredilemeyen, vazgeçilemeyen ve kişiye sıkı sıkıya bağlı bir kişilik hakkıdır. İsim üzerindeki kişilik hakkı Anayasayla güvence altına alınmış olup kişinin soyadı da kişiliğinin bir parçasıdır. Bu durum kadın erkek fark etmeksizin her bir birey için aynı şekilde geçerlidir. Öyle ki, son yıllarda kişinin soyadının, kişiliğinin bir parçası olduğu gerekçesiyle; kadının evlilik birliği içerisinde evlenmeden önceki soyadını tek başına kullanamıyor ya da kocasının soyadıyla birlikte kullanabiliyor olması çokça tartışma yaratıyordu. Sıkça karşımıza çıkan bu soyadı meselesinde sorun, tek başına bir birey olan kadının sahip olduğu temel kişilik hakkından kadının vazgeçirmeye çalışılmasıdır. Sadece kadın için, devlet eliyle yasal zorunluluk haline gelmiş olan bu düzenleme, kadının evlilik birliği içerisinde doğumla kazandığı soyadını tek başına kullanamaması sonucunu doğurmaktadır. Kadının doğumla kazanmış olduğu soyadını, evlilik birliği içerisinde tek başına kullanamaması veya kocasının soyadıyla birlikte kullanması zorunluluğu, kadının doğumla kazanmış olduğu soyadını kullanma hakkına bir sınırlama getirmektedir. 743 sayılı Türk Medeni Kanunu döneminden bu yana evlenen kadının, kocasının soyadını taşıması yasal bir zorunluluk olarak düzenlenmekteydi. Kadınlar, evlilik birliği içerisinde, kocasının soyadı olmaksızın, tek başına doğumla kazanmış oldukları soyadlarını kullanabilmek için Türk Medeni Kanunundaki bu düzenlemeye karşı yıllardır mücadele vermekteydiler. Kaldı ki bu düzenleme yıllardır kadınların kişilik hakkına bir ihlal olarak görülmekte olup erkeğin, doğumla birlikte kazandığı soyadını ömrü boyunca kullanması mümkün iken aynı hakkın kadına tanınmıyor olması, erkek ile kadın arasında farklı bir muamelenin varlığını göstermektedir. Aynı zamanda evlilik birliği içerisinde, kadının evlenmeden önceki soyadını kullanamıyor olması,kadının sırf evlendiği ya da boşandığı için doğumundan itibaren kendi varlığını tanımladığı soyadından vazgeçmesi, Anayasanın 10. maddesinde yer alan eşitlik ilkesiyle de bağdaşmamaktadır.  Biz kadınlarsa bu uygulamanın başladığı günden beri bu farklı muameleyi kabul etmeyip bunun değişmesi için yıllardır mücadele vermekteyiz. Mücadelemiz boyunca, kadının evlenmeden önceki soyadını evlendikten sonra da kullanmasına izin verilmemesinin kadınlar için bir hak ihlali olduğu öne sürülerek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve Anayasa Mahkemesine birçok bireysel başvuru da yapılmıştır. Türk Medeni Kanunu’nda yer alan, kadının kişilik hakkını ihlal eden bu düzenlemenin iptali için yapılan başvurular yıllardır reddediliyordu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine ve Anayasa mahkemesine yapılan bu başvurular 28 Nisan 2023 tarihli Resmî Gazete de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin Türk Medeni Kanunu’nda yer alan kadının evlilik birliği içerisinde kocasının soyadını alacağına ilişkin olan hükmü iptal ettiği kararıyla sonuca ulaşmıştır. Anayasa Mahkemesi’nin bu iptal kararı eşitlik mücadelesi sürdüren bütün kadınları memnun etmiştir. Anayasa Mahkemesi 28.04.2023 tarihli verdiği kararla, evlilik birliği içerisindeki kadının soyadını düzenleyen 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 187’de yer alan ‘Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir’ hükmünü eşitliğe aykırı bularak iptal etti. Bu kararla birlikte Türk Hukuku’nda kadın-erkek eşitliğine yönelik önemli bir adım atılmış oldu. Bu hükmün iptal edilmesiyle birlikte artık kadınlar, evlendiklerinde eşinin soyadını kullanmayarak sadece evlenmeden önceki soyadını kullanmaya devam edebilecekler. Anayasa Mahkemesi tarafından söz konusu hükmün iptaline yönelik verilen kararla birlikte, kadınların evlendikten sonra sadece evlenmeden önceki soyadını kullanabilmeleri için dava açmalarına da gerek kalmayacak. Medeni Kanun'un 187’nci maddesinde bulunan hükmün iptal kararı, Resmi Gazete’de yayımlanmasının ardından 9 ay sonra yürürlüğe girecek. Ancak düzenlemeyle ilgili henüz net bir bilgimiz bulunmamakta olup tanınan 9 ay içinde kadın erkek eşitliğine uygun bir kanun teklifinin Meclis gündemine getirileceği kanaatindeyiz. Yıllardır süren bu mücadelenin Anayasa Mahkemesinin verdiği iptal kararıyla sonuçlanması, biz kadınlara bir kez daha şunu gösterdi; mücadele geç de olsa kazanılır.

Kaynak Linki = https://www.adalyamedya.com/makale/soyadi-meselesi-83